UTANÇ ÇAĞINDA YAŞAMAK
Bir Vicdan İsyanı: Sessizlik ve Silah
Dünya, kelebeklerin kanat çırpışlarından daha kısa süren bebek hayatlarının gölgesinde bir utanç çağında yaşıyor. Masumların kanı toprağa karışırken, vicdan sahibi insanların sessizliği, insanlığın çöküşünün en acı yankısı oluyor. İsrail, Filistin topraklarında bir bela gibi kök salmış, zulmün her türlüsünü bir devlet politikası haline getirmişken, bu sessizlik bir suç ortaklığına dönüşüyor. Soru şu: Vicdan, bu kadar ağır bir yükü nasıl taşıyabilir?
İsrail, ne diplomasiden ne de insan hakları çağrılarından anlıyor. Yıllardır süregelen katliamlar, işgaller ve sistematik soykırım politikaları, bu rejimin yalnızca silahtan anladığını açıkça ortaya koyuyor. BM kararları, uluslararası mahkemeler, protestolar; hepsi bir duvara çarpıyor. Çünkü İsrail, güçten başka bir dil tanımıyor. Bu gerçek, vicdan sahiplerini bir karar anına zorluyor: Ya suskunlukla bu suça ortak olunacak ya da direnişin meşru yolları aranacak.
Arap dünyasının liderleri, bu noktada tarih önünde ağır bir sınavdan geçiyor. Çoğu, İsrail’in gölgesinde ya da onun efendilerinin kuklası olarak hareket ederken, halklarının öfkesini ve adalet arzusunu görmezden geliyor. Saraylarda oturan bu yöneticiler, İsrail’in zulmüne karşı birleşmek yerine, kendi koltuklarını koruma derdine düşmüş durumda. Ancak halk, bu ihanet zincirini kırmanın yolunu bulmalı. Örgütlü bir halk hareketi, bireysel silahlarla, aynı anda, aynı kararlılıkla İsrail’e karşı bir direniş dalgası oluşturabilir. Bu, bir intikam çağrısı değil; hayatta kalmak, onuru korumak ve insanlığın yitip gitmesine dur demek için bir zorunluluktur.
Böyle bir hareket, kaotik bir isyan değil, disiplinli ve hedef odaklı bir direniş olmalı. Teknolojinin sunduğu imkanlarla, halklar iletişim ağları kurabilir, stratejiler geliştirebilir. Silah, burada bir sembol değil, mazlumun kendini savunma hakkının somut bir aracıdır. Filistin’de her gün bombalar altında can veren çocuklar, bu direnişin meşruiyetinin en açık kanıtıdır. Arap halkları, liderlerinin ihanetine rağmen, kendi kaderlerini ellerine almalı; çünkü Hawkins’ten, Che Guevara’dan ilham alarak, işgale karşı birleşik bir cephe oluşturmalı.
Sessizlik, artık bir seçenek değil. Vicdan sahibi her birey, bu zulme karşı sesini yükseltmeli, elini taşın altına koymalı. Kelebeklerden kısa ömürlü bebeklerin dünyasında, susmak suçtur. Direniş, sadece bir hak değil, bir insanlık görevidir.
GÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
12 saat önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
4 gün önceGÜNDEM
5 gün önceGÜNDEM
7 gün önce