Ortadoğu’da Jeopolitik Alarm: İsrail-İran Savaşının Derin Kodları ve Türkiye Tehdidi BoB FARMER | Özel Güvenlik ve Strateji Analizi Yeni Dünya Savaşı Lokal Başladı, Bölgesel Yıkımla Genişliyor

Ortadoğu’da Jeopolitik Alarm: İsrail-İran Savaşının Derin Kodları ve Türkiye Tehdidi BoB FARMER | Özel Güvenlik ve Strateji Analizi Yeni Dünya Savaşı Lokal Başladı, Bölgesel Yıkımla Genişliyor Ortadoğu, 2025 yazına yüksek yoğunluklu bir çatışmayla girdi. İsrail’in İran’a yönelik askeri operasyonları, bölgedeki dengeleri temelden sarsarken; savaşın yalnızca iki ülkeyle sınırlı kalmayacağı, çok daha büyük bir stratejik senaryonun başlangıcı olduğu açıkça görülüyor. Savaşın coğrafi yönü kadar sembolik anlamı da dikkat çekici: Batı destekli bir yapı, doğuya karşı bir “temizleme” operasyonuna hazırlanıyor ve sonraki durak için en kritik ülke: Türkiye. Operasyonun İlk Aşaması: İran’ın Felç Edilmesi İsrail, 2025 yılının Haziran ayı başında İran’daki kritik askeri ve nükleer tesislere eşzamanlı saldırılar gerçekleştirdi. İsfahan’daki yer altı nükleer laboratuvarları, Kum’daki hava savunma merkezleri ve Natanz’daki radar ağları hedef alındı. Uydu destekli insansız hava araçları (AI-Drone Swarm) ve elektromanyetik darbe teknolojileriyle gerçekleştirilen saldırılar sonrası İran ciddi altyapı kaybına uğradı. İsrail Savunma Bakanlığı, saldırıların “önleyici meşru müdafaa” olduğunu savunurken; İran yönetimi, bölgesel savaşın fiilen başladığını” ilan etti. Suriye Hattı: Sessiz Kuşatma, Aktif Sınır İsrail’in stratejik ajandasında İran’dan sonra öne çıkan ikinci başlık, Suriye coğrafyası. Çünkü İran’la tek cephede savaşabilmesi için, İsrail’in güvenli ve doğrudan bir sınır hattına ihtiyacı var. 2011’den beri adım adım şekillenen Suriye iç savaşı, bu amaçla bir istikrar alanına dönüştürüldü. ABD destekli gruplar kuzeyde, Rusya’nın kontrolünde kalan alanlar ise güneyde tampon görevi görüyor. Bu jeopolitik inşa süreci sonunda Türkiye ile İsrail arasında fiili bir sınır hattı oluşmuş durumda: Güneyde YPG/SDG; doğuda İran baskısı; batıda İsrail destekli deniz gücü… Türkiye’nin çevresi sistemli biçimde sarıldı. Türkiye Neden Hedef? Bugün yaşananlar tesadüfi değil. Türkiye, enerji koridorlarının kesişim noktası, İslam dünyasının merkezi psikolojik dayanağı ve NATO’nun doğu cephesindeki en kritik aktörü. Bu nedenle ikinci aşama hedef doğrudan Türkiye’nin iç sınırları. Çok katmanlı bir tehdit planı söz konusu: Güneydoğu Bölgesi’nde etnik çatışma senaryoları Karadeniz kıyısında Pontus kodlamalı provokasyonlar Ermeni kartı üzerinden doğu sınırının istikrarsızlaştırılması Kıbrıs-Doğu Akdeniz hattında deniz egemenliğine baskı Ege’de Yunanistan eliyle askeri kışkırtmalar Bunların hepsi, askeri değil hibrit savaş teknikleriyle hazırlanıyor: medya, diplomasi, iç siyaset, istihbarat ve ekonomik kırım politikaları. Yeni Savaş Teknolojisi: Fiziksel Temas Azalıyor, Etki Artıyor 2025’in çatışmaları artık yalnızca tanklarla değil; yazılımla, çiple, algoritmayla yapılıyor. İsrail’in “Iron Beam” lazer savunma sistemi, İran’ın GPS karartma dalgaları, Rusya’nın elektromanyetik sinyal bozucuları ve Çin’in kuantum haberleşme teknikleri savaşın doğasını dönüştürüyor. Türkiye’nin bu teknoloji savaşında ayakta kalabilmesi için: Siber Savunma Ağları’nın güçlendirilmesi Yerli yapay zekâ tabanlı silah sistemlerinin hızla geliştirilmesi Uydu-bağlantılı istihbarat reflekslerinin millileştirilmesi Enerji, iletişim ve savunma altyapılarının eşgüdümle yedeklenmesi zorunludur. Savaş artık sınırlarda değil, bulut sunucularda başlıyor. Jeopolitik Önerme: Taraf Değil, Merkez Olma Zorunluluğu Ortadoğu’da bugün yaşanan çatışma, tarihin “doğal sınırlarını” yeniden yazma girişimidir. İsrail’in İran’a saldırısı, ABD’nin Orta Asya’ya göz dikmesi, Rusya’nın Karadeniz’deki tahkimatı ve Çin’in Afrika’daki ilerleyişi… Hepsi büyük bir denklemin parçalarıdır. Bu denklemde Türkiye ya pasif hedef olacak ya da aktif merkez olacaktır. Bunun için: Batı ittifaklarına bağımlı olmayan yeni diplomatik doktrin Ekonomik olarak bağımsız karar verebilecek bir finansal yapı Askerî caydırıcılığı gerçek anlamda uygulayabilecek savunma gücü inşa edilmelidir. Harita Değişiyor, Türkiye Kırılma Noktasında Ortadoğu’da hiçbir şey rastlantı değildir. Bugün İran’ın hedef alınması, yarının Türkiye senaryosunu şekillendiriyor. Savaş, sınırların ötesine taşınmadan; zihinlerde, ekranlarda ve kararlarda başlamaktadır. Türkiye için bu süreç, sadece savunma değil, geleceği inşa etme sürecidir. Ya direnç gösterilecek ya da harita değişimine seyirci kalınacaktır.

BoB FARMER Uluslararası Jeopolitik Güvenlik Uzmanı

Benzer Videolar