İSRAİL’İN TÜRKİYE’DEKİ TARİHİ MİRASA GÖZÜ: SİLOAM YAZITI VE ERDOĞAN’IN SADAKAT DOLU TARİHİ DURUŞU

İSRAİL’İN TÜRKİYE’DEKİ TARİHİ MİRASA GÖZÜ: SİLOAM YAZITI VE ERDOĞAN’IN TARİHİ DURUŞU

SDKTV – CEMAL PEKER ÖZEL HABER

1882 yılında Kudüs’te yapılan kazılarda bulunan ve tarihin en önemli arkeolojik eserlerinden biri olarak kabul edilen Siloam Yazıtı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’a getirilmişti. O dönemde Kudüs Osmanlı toprağıydı ve dolayısıyla yazıtın İstanbul’a taşınması, hukuki ve siyasi açıdan tamamen meşru bir karardı. Bu yazıt bugün hâlâ İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor ve Türkiye’nin kültürel mirasına sahip çıkışının en önemli göstergelerinden biri olarak görülüyor.

Ancak 1948’de İsrail’in devlet olarak kurulmasının ardından başlayan süreçte, İsrail bu yazıt üzerinde hak iddia etmeye çalıştı. En dikkat çekici talep ise 1998 yılında dönemin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan geldi. Netanyahu, dönemin Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz’dan Siloam Yazıtı’nı istedi. İşte tam da bu noktada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, tarihe geçen kararlı duruşunu sergiledi.

Erdoğan’ın cevabı netti: “Türk milleti bu yazıtı İsrail’e verirse asıl vatana ihanetin başlangıcı bu olur.” Bu sözler yalnızca bir politik açıklama değil, bir milletin tarihi mirasına sahip çıkma kararlılığının ifadesiydi. Erdoğan, o gün sergilediği tavırla ileride Cumhurbaşkanı olduğunda da aynı çizgide yürütmeye devam edeceği milli duruşunun ilk işaretini vermişti.

ERDOĞAN’IN TARİHİ SAHİPLENME VİZYONU

Recep Tayyip Erdoğan’ın Siloam Yazıtı konusundaki tavrı, aslında onun genel siyaset anlayışının ve vizyonunun temelini oluşturuyor. Erdoğan, yalnızca bir belediye başkanı iken bile, Türkiye’nin tarihsel mirasının pazarlık konusu yapılmasına kesinlikle karşı çıkmıştı. Onun için mesele sadece bir taş, bir yazıt değildi; mesele milletin onuru, geçmişine sahip çıkışı ve geleceğe taşıyacağı mirastı.

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması, Topkapı Sarayı ve tarihi mirasların korunması, yurtdışındaki Osmanlı eserlerine sahip çıkılması gibi konularda sergilediği kararlı tutum, aslında Siloam Yazıtı meselesindeki o gençlik yıllarına uzanan vizyonunun devamıdır. Erdoğan’ın bu çizgisi, onu yalnızca bir siyasetçi değil, aynı zamanda bir tarih bilinci taşıyan devlet adamı haline getirmiştir.

İSRAİL’İN NEDEN BU KADAR ISRARLI OLDUĞU SORUSU

Siloam Yazıtı, Yahudi tarihi açısından büyük bir önem taşıyor. Kudüs’te bulunan yazıt, Tevrat’ta anlatılan Hz. Hezekiya dönemine işaret ediyor ve İsrail açısından “tarihsel kimlik” inşasının en güçlü belgelerinden biri sayılıyor. Ancak İsrail’in unuttuğu ya da göz ardı ettiği gerçek şu: Bu yazıt bulunduğunda Kudüs Osmanlı toprağıydı. Osmanlı koruması altında İstanbul’a getirilmiş, müzeye kazandırılmış ve bugün Türkiye’nin kültürel mirası olarak dünyaya sergilenmektedir.

Türkiye’nin mülkiyet hakkı tartışmasızdır. Erdoğan’ın 1998’de ortaya koyduğu “bu yazıt verilemez” tavrı, yalnızca hukuki bir haklılık değil, aynı zamanda siyasi ve kültürel bir vizyonun ifadesidir.

ERDOĞAN’IN LİDERLİK KARİZMASINI ŞEKİLLENDİREN DURUŞ

Recep Tayyip Erdoğan, o günlerde yalnızca İstanbul’un belediye başkanıydı. Ancak sergilediği bu kararlı tavır, halkın gözünde onu farklı bir yere koydu. Erdoğan, tarihini ve kültürel mirasını küresel baskılara rağmen savunabilecek bir lider profili çizdi. Bu, halkın hafızasında yer eden ve ileride onu Cumhurbaşkanlığı makamına taşıyacak güvenin de temeli oldu.

Bugün Erdoğan’ın siyasi kariyerine bakıldığında, onun yükselişinde kritik dönüm noktalarından biri olarak Siloam Yazıtı meselesinde aldığı duruş öne çıkmaktadır. Halk, liderini yalnızca seçim meydanlarındaki sözleriyle değil, böyle hassas konulardaki cesaretiyle hatırlar. Erdoğan, Siloam Yazıtı ile ilgili tavrıyla aslında “tarihe sahip çıkacağım, kimliğimize sahip çıkacağım” mesajını daha o yıllarda vermiştir.

TÜRKİYE’NİN KÜLTÜREL DİPLOMASİ GÜCÜ

Türkiye, tarih boyunca sahip olduğu eserleri yalnızca kendi geçmişinin değil, dünya medeniyetinin bir parçası olarak görmüştür. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Siloam Yazıtı, bu anlayışın bir sembolüdür. İsrail’in tüm girişimlerine rağmen yazıtın iade edilmemesi, Türkiye’nin kültürel diplomasi gücünü ve bağımsız duruşunu ortaya koymuştur.

Erdoğan’ın o yıllarda dile getirdiği “ihanet vurgusu, aslında bu mirasın sadece geçmişle ilgili olmadığını, geleceğe dair bir milli güvenlik meselesi olduğunu da ortaya koymaktadır. Tarihini koruyamayan bir milletin geleceğini de koruyamayacağını bilen Erdoğan, Türk milletine bu konuda liderlik etmiş, örnek bir irade sergilemiştir.

sadakathaber.com

Bugün Siloam Yazıtı hâlâ İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde, Türk milletinin koruması altında duruyor. Bu, yalnızca bir kültürel eser değil, aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan’ın tarihe düşürdüğü imzadır. O imza, milletin onurunun, kimliğinin ve tarihine sahip çıkışının sembolüdür.

İsrail’in tüm taleplerine rağmen Türkiye, hiçbir zaman bu emanetten vazgeçmemiştir. Erdoğan’ın o gün sergilediği kararlılık, bugün hâlâ Türk milletinin liderine duyduğu güvenin en önemli kaynaklarından biridir.

Recep Tayyip Erdoğan yalnızca bir siyasetçi değil, milletinin tarihine sahip çıkan, değerlerini savunan, geleceğini koruyan bir devlet adamıdır. Ve Siloam Yazıtı, onun bu liderlik çizgisinin en güçlü sembollerinden biri olarak hafızalara kazınmıştır.

SDKTV – CEMAL PEKER

 
Benzer Videolar