HEDEF TÜRKİYE’NİN RUHU: AİLE VE GELENEKSEL KİMLİĞİ YOK ETME OPERASYONU
Modern görünümlü yıkım projeleriyle milli değerler sistemli şekilde tasfiye ediliyor: Türkiye üzerine kurulan sinsi planın şifreleri çözülüyor
Türkiye, son yıllarda sadece ekonomik ve siyasi çalkantılarla değil; aynı zamanda sosyolojik ve kültürel bir savaşın tam ortasında yer alıyor. Görünürde özgürlük, eşitlik ve modernleşme gibi kavramlarla paketlenmiş bazı küresel projeler, aslında milli kimliğin ve toplumsal dokunun en hassas kalesi olan “aile yapısı” ile geleneksel birey kimliğini” hedef almış durumda.
Bu yeni nesil savaşın ne tankı var ne tüfeği… Silahı medya, eğlence sektörü, dijital platformlar ve hatta eğitim sistemine kadar uzanıyor. Ve en trajik olanı: Bu saldırıların çoğu, toplumun büyük bir kesimi tarafından hâlâ fark edilemiyor.
AİLE BİTERSE MİLLET BİTER
Bir ülkenin haritasını değiştirmeden o ülkeyi çökertmenin en etkili yolu: Aile yapısını bozmak. Türkiye’de özellikle son 20 yılda art arda gelen sosyal projeler, diziler, sosyal medya propagandaları ve uluslararası fonlarla desteklenen sözde toplumsal cinsiyet eşitliği” programları, aile kurumunun altını oymuştur.
Boşanma oranlarındaki hızlı artış, evlilik yaşının sürekli ötelenmesi, çocuk sahibi olma isteğinin düşmesi ve tek ebeveynli ailelerin yaygınlaşması; bu yıkımın en somut göstergeleridir.
Aileyi “bireyin özgürlüğüne engel bir yapı” gibi sunan küresel dayatmalar, Türk toplumunun asırlardır taşıdığı değer sistemini eritmeye başlamıştır. Oysa aile; yalnızca bir barınma birimi değil, bir milletin hafızasıdır.
GELENEKSEL BİREY KİMLİĞİNE SİSTEMLİ SALDIRI
Aileyi hedef alan saldırılarla paralel giden bir diğer strateji ise, bireyin kendi geleneksel kimliğinden kopartılmasıdır. Özellikle genç kuşaklar; cinsiyetsizlik propagandası, kültürel yabancılaşma, tüketim bağımlılığı ve dijital platformlar üzerinden yayılan ahlaki çürüme ile kendisi olmaktan uzaklaştırılıyor.
Gençlere “aidiyet” değil, kopuş’’karakter” değil, maskeler” empoze ediliyor. Doğru-yanlış kavramı flulaştırılıyor. Milli kimlik, kültürel aidiyet, dinî ve ahlaki referanslar sistemli şekilde ya dalga konusu yapılıyor ya da marjinalleştiriliyor.
Yönünü kaybetmiş bireyler, parçalanmış aileler ve kimliğini unutmuş bir toplum.
GÖRMEK İSTEMEYENLERE: GERÇEKLERİN ÇIĞLIĞI
Bugün Türkiye’de yaşanan bu dönüşümü sosyolojik tesadüf” ya da zamanın ruhu” olarak yorumlamak, en hafif tabiriyle saflık olur. Küresel aklın arkasında olduğu bu projeler; yalnızca Türkiye’de değil, benzer yapısal değerleri olan birçok ülkede aynı şekilde işletilmektedir.
Ama Türkiye bu planların özel hedefidir. Çünkü bu ülke, sadece bir coğrafya değil; İslam medeniyetinin, Türk kültürünün ve mazlum halkların son kalesidir.
Şayet bu kaleyi içten çökertmeyi başarırlarsa, ne sınırların savunusu kalır ne de bağımsızlık rüyası.
DİRENİŞİN İLK ŞARTI: FARKINDA OLMAK
Bu büyük oyunu bozmanın ilk adımı, gerçekleri görmekten geçiyor. Aileye sahip çıkmak; sadece bir gelenek değil, bir direniş biçimidir. Gençlerin kimliğini korumak, ahlaki yozlaşmaya karşı durmak; sadece bireysel tercih değil, bir milletin varlık mücadelesidir.
Bugün her vicdan sahibi gazeteciye, akademisyene, anneye, babaya düşen görev açıktır: Bu gerçeği dile getirmek, anlatmak ve direnmek…
Çünkü bu, sadece bugünü değil; çocuklarımızın geleceğini kurtarma mücadelesidir.
Bu haber, 1TVTR olarak gerçeklerin peşinden korkusuzca giden kalemlerin sesi, vicdanı ve arşividir. Sessiz kalmak, yok oluşa ortak olmaktır.
Haber:Cemal Peker,
1️⃣TVTR MEDYA
SDKTV MEDYA
UNCATEGORİZED
19 saat önceUNCATEGORİZED
3 gün önceUNCATEGORİZED
3 gün önceUNCATEGORİZED
4 gün önceUNCATEGORİZED
4 gün önceUNCATEGORİZED
4 gün önceUNCATEGORİZED
4 gün önce