GENÇLERİN ÇÖP BIRAKMA DAVRANIŞLARI DERLENDİ.

  T.C. YENİ KUŞAK KÖY ENSTİTÜLÜLER DERNEĞİ         GENÇLER VE DOĞAYA ÇÖP BIRAKMA DAVRANIŞI: ANTALYA ÖRNEĞİNDE PSİKOLOJİK ETKENLER VE DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİ STRATEJİLERİ   DERLEME MAKALESİ     Can Aşan   Akdeniz Üniversitesi Psikoloji     Temmuz 2025   GİRİŞ Çevre kirliliği, insan faaliyetlerinin doğrudan veya dolaylı etkisiyle hava, su, toprak gibi doğal kaynakların fiziksel, kimyasal veya biyolojik bütünlüğünün bozulması sonucu ekosistem dengesinin olumsuz yönde etkilenmesi durumudur (UNEP, 2019). Bu bozulma, yalnızca doğayı değil, insan sağlığını, canlı yaşamını ve toplumların ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğini de tehdit eden çok boyutlu bir problemdir. Çöp atma davranışı (İng. littering), bireylerin katı atıklarını çöp kutusu gibi uygun toplama alanlarına bırakmak yerine, rastgele bir biçimde çevreye bırakmalarıdır. Bu davranış, genellikle bireysel sorumluluk eksikliği, sosyal norm algıları, çevresel faktörler (örneğin çöp kutusunun olmaması) ve psikolojik gerekçelerle (alışkanlık, ilgisizlik, gözlenmiyor olma hissi) ortaya çıkmaktadır (Schultz et al., 2013). Littering, mikro düzeyde bireysel bir eylem olarak gerçekleşse de, makro düzeyde ciddi çevresel, estetik ve ekonomik sorunlara neden olur. Bu davranış, özellikle halka açık alanlarda –örneğin parklar, sahiller, ormanlık bölgeler ve üniversite kampüsleri gibi yoğun sosyal etkileşim alanlarında– daha sık gözlemlenmektedir. Atıkların gelişigüzel doğaya bırakılması, yalnızca görsel kirlilik yaratmakla kalmaz; aynı zamanda biyolojik çeşitliliğe zarar verir, ekosistemlerin kendini yenileme kapasitesini zayıflatır ve kamu kaynaklarını temizlik faaliyetlerine yönlendirme zorunluluğu doğurur. Günümüzde çevre sorunlarının en görünür boyutlarından biri olan doğaya çöp atma davranışı, yalnızca ekolojik bir problem olarak değil, aynı zamanda insan davranışlarının ve toplumsal normların bir yansıması olarak da değerlendirilmelidir. Piknik alanlarında, sahillerde, ormanlık bölgelerde ve üniversite gibi halka açık sosyal alanlarda gözlenen bu davranış, özellikle genç bireyler arasında giderek yaygınlaşan bir çevresel ihmal biçimi olarak öne çıkmaktadır. Akdeniz Bölgesi ve özelde Antalya gibi turizm ve doğa zenginliğiyle öne çıkan bölgelerde bu sorunun etkileri daha da görünür hale gelmektedir. Bu makale, doğaya çöp bırakma davranışını bireysel ve toplumsal düzlemde anlamaya çalışmakta ve bu davranışın psikoloji ve sosyal psikoloji temelinde nasıl şekillendiğini açıklamayı hedeflemektedir. Ayrıca, davranış değişikliği stratejileri, başarılı kampanya örnekleri ve belediyeler, kamu kurumları veya sivil toplum kuruluşları için uygulanabilir çözüm önerileri sunarak bu sorunun nasıl dönüştürülebileceğine dair kapsamlı bir çerçeve sunmaktadır.     2. PSİKOLOJİK VE SOSYAL PSİKOLOJİK ARKA PLAN   2.1. Bireysel Alışkanlıklar ve Davranışsal Otomasyon Çöp atma gibi davranışlar çoğu zaman düşünmeden yapılan, otomatikleşmiş alışkanlıklar haline gelir. Charles Duhigg’in “alışkanlık döngüsü” modeli (2012), bir davranışın tekrar etmesini sağlayan üç temel unsurdan bahseder: tetikleyici, rutin ve ödül. Örneğin, bir piknik sonrası çevrede çöp kutusu olmaması (tetikleyici), çöplerin yere bırakılması (rutin) ve hızlıca ortamdan uzaklaşmanın verdiği rahatlık (ödül), bu davranışın pekişmesine neden olur. Bu döngü fark edilmediği sürece davranış değişikliği oldukça zordur. İnsan davranışlarının önemli bir kısmı, bilinçli karar verme sürecinden ziyade otomatikleşmiş alışkanlıklar yoluyla gerçekleşir. Alışkanlık, tekrarlanan davranışların zamanla otomatik hale gelmesi ve belirli tetikleyicilere karşı refleksif olarak ortaya çıkmasıdır (Wood & Neal, 2007). Bu süreç, bilişsel kaynakların korunmasını sağlar ve günlük yaşamdaki karmaşıklığı azaltır. Çöp atma davranışı da, özellikle sosyal ve çevresel bağlamlarda, bireylerin alışkanlıklarının önemli bir parçası olarak şekillenmektedir. Duhigg’in (2012) alışkanlık döngüsü modeli, bu davranışın üç temel bileşeninden oluştuğunu belirtir: Tetikleyici (Cue): Davranışın başlatılmasına yol açan dışsal ya da içsel uyarandır. Örneğin, piknik sonrası ortaya çıkan atıkların varlığı, ya da çöp kutusunun uzak olması bir tetikleyici olabilir. Rutin (Routine): Tetikleyiciye verilen davranışsal tepkidir. Bu bağlamda, çöpün yere atılması veya çöpe atılması gibi. Ödül (Reward): Davranışın pekişmesini sağlayan olumlu sonuç ya da tatmindir. Örneğin, hızlıca alanı terk edip rahatlama hissi veya atık taşımanın zorluğunu önlemek. Alışkanlıklar, özellikle ödüllendirildiğinde ve düzenli tekrarlandığında, otomatik hale gelir ve bilinçli kontrolün dışına çıkar. Bu da, bireyin çevresel değerleri ne kadar benimsemiş olursa olsun, olumsuz çevre davranışlarını sürdürmesine neden olabilir. Ayrıca, alışkanlıklar mevcut çevresel koşullara da bağlıdır; örneğin, çöp kutularının yetersiz veya uygun olmayan konumu, bireyin rutin davranışını olumsuz etkiler. Psikolojik olarak, alışkanlıkların otomatikliği bireyin dikkatini ve bilişsel kapasitesini korur ancak aynı zamanda çevresel sorunları fark edip müdahale etmesini zorlaştırır (Verplanken & Wood, 2006). Bu nedenle, çevreye yönelik olumlu davranışların teşvik edilmesi için alışkanlık döngüsündeki tetikleyici ve ödül unsurlarının bilinçli olarak yeniden tasarlanması gerekir. 2.2. Bilişsel Çelişki ve Rasyonelleştirme   Leon Festinger'in Bilişsel Çelişki Teorisi’ne (1957) göre, bireyler kendi değerleriyle çelişen davranışlar sergilediklerinde rahatsızlık hissederler ve bu çelişkiyi azaltmak için bilişsel uyum yaratmaya çalışırlar. Örneğin, çevreyi önemsediğini düşünen bir birey, yere çöp attığında "zaten herkes atıyor" ya da "temizlik görevlileri var" gibi düşüncelerle bu çelişkiyi rasyonelleştirir. Bu da davranışın sorgulanmasını zorlaştırır. Bilişsel çelişki teorisi, psikolojide bireylerin kendi inançları, değerleri ve davranışları arasında uyumsuzluk (çelişki) yaşadıklarında ortaya çıkan psikolojik rahatsızlığı ve bu rahatsızlığı gidermek için geliştirdikleri uyum sağlama süreçlerini açıklar (Festinger, 1957). İnsanlar, kendilerini tutarlı ve uyumlu bir benlik algısına sahip görmek isterler; bu nedenle davranışları ile değerleri arasında bir çelişki ortaya çıktığında, rahatsızlık hisseder ve bu durumu azaltmak için çeşitli yollar ararlar. Doğaya çöp atma davranışı bağlamında, bireyler çevreyi koruma değerlerine sahip olabilirler ancak bu değerlerle çelişen bir biçimde çevreyi kirletecek şekilde çöp atabilirler. Bu durumda ortaya çıkan bilişsel çelişkiyi azaltmak için rasyonelleştirme süreçleri devreye girer. Örneğin, “Herkes böyle yapıyor”, “Zaten biri temizler”, “Buraya çok fazla çöp kutusu yok”, “Benim attığım çöp önemli değil” gibi inançlar, kişinin davranışıyla değerleri arasındaki uyumsuzluğu gidermeye yönelik savunma mekanizmalarıdır (Stone et al., 1994). Bu rasyonelleştirmeler, kişinin davranışını değiştirmesini engelleyerek çevresel ihmalin devamına zemin hazırlar. Bilişsel çelişkiyi azaltmak için geliştirilen bu stratejiler, aynı zamanda çevresel sorumluluk duygusunun zayıflamasına yol açar ve bireyin çevresel sorunlara karşı duyarsızlaşmasını tetikler (Gifford, 2011). Araştırmalar, çevre bilinci yüksek bireylerin bile, zorlayıcı koşullar altında veya sosyal norm baskısına maruz kaldıklarında, bu tür rasyonelleştirme yollarına başvurduklarını göstermektedir (Thøgersen, 2004). Dolayısıyla çevresel davranış değişikliği programlarının, sadece bilgi vermekle kalmayıp, bireylerin bu bilişsel çelişkiyi ve rasyonelleştirme süreçlerini fark etmelerini sağlamaya odaklanması gerekmektedir.   2.3. Sosyal Normlar ve Grup Davranışı   Sosyal psikoloji alanında yapılan çok sayıda araştırma, birey davranışlarının sosyal normlardan güçlü biçimde etkilendiğini ortaya koymuştur. Cialdini, Reno ve Kallgren’in (1990) çalışmaları, tanımlayıcı normların (çoğu insanın ne yaptığı) ve buyurgan normların (ne yapılması gerektiği) çevresel davranışlar üzerinde farklı etkileri olduğunu göstermektedir. Eğer bir genç sahilde yere çöp atan birçok kişi görürse, “bunu yapmak normal” mesajını alır ve kendi davranışını buna göre uyarlar. Benzer şekilde, sorumluluğun dağılması olgusu da (Darley & Latané, 1968), halka açık alanlarda davranışın neden yaygınlaştığını açıklar. Ortak kullanım alanlarında bireyler, çevre temizliğini kendilerinden çok başkalarının sorumluluğu gibi algılama eğilimindedirler. Sosyal normlar, bir toplum veya grup içindeki bireylerin hangi davranışları uygun, hangi davranışları ise uygunsuz olarak gördüğüne dair paylaşılan beklentiler ve kurallardır (Cialdini & Trost, 1998). Bu normlar, bireylerin davranışlarını yönlendirmede ve sosyal düzeni sağlamada kritik bir rol oynar. Sosyal psikoloji literatüründe iki ana norm türü öne çıkar: tanımlayıcı normlar ve buyurgan (preskriptif) normlar. Tanımlayıcı normlar (descriptive norms), insanların çoğunlukla ne yaptığını ifade eder. Örneğin, bir parkta çoğu kişinin çöplerini çöp kutusuna attığını görmek, bireyin kendi davranışını bu norm doğrultusunda şekillendirmesine neden olur (Cialdini, Reno & Kallgren, 1990). Öte yandan, buyurgan normlar (injunctive norms) ise toplumun hangi davranışları onaylayıp hangilerini hoş görmediği ile ilgilidir; yani yapılması gereken davranışlar hakkında beklentileri belirtir. Çöp atma davranışında sosyal normların etkisi oldukça belirgindir. Birçok araştırma, insanların sosyal normlara uyma eğiliminde olduğunu ve normların özellikle çevresel davranışları şekillendirmede güçlü bir motivasyon kaynağı olduğunu göstermiştir (Schultz, 1999). Örneğin, halka açık alanlarda çöp atan bireyler, eğer etraflarında çoğunluğun çöplerini uygun şekilde attığını gözlemlerlerse, bu davranışı değiştirme eğilimi gösterebilirler. Bununla birlikte, sosyal normların etkileme gücü bazen tersine de dönebilir. Eğer bireyler, çevrelerinde yaygın olarak çöp atıldığını görürse, bu tanımlayıcı norm onların da aynı davranışı sergilemesini teşvik edebilir. Bu olgu “normların çift yönlü etkisi” olarak adlandırılır (Cialdini et al., 2006). Ayrıca, grup davranışlarının etkisi de dikkate değerdir. İnsanlar sosyal gruplara aidiyet duygusuyla bağlanır ve grubun beklentilerine uymak isterler. Bu bağlamda, gençler gibi sosyal kimlikleri gelişmekte olan bireyler, akran gruplarının çevresel tutum ve davranışlarından oldukça etkilenir (Tajfel & Turner, 1986). Grup normları, özellikle sosyal onay ve kabul arayışında olan gençlerde çöp atma gibi davranışların sürdürülmesinde veya terk edilmesinde belirleyici olabilir. Sonuç olarak, sosyal normlar ve grup davranışları, doğaya çöp atma gibi çevresel davranışların anlaşılması ve değiştirilmesinde merkezi kavramlar olarak karşımıza çıkar. Bu nedenle, çevre koruma stratejileri geliştirilirken sosyal normların güçlendirilmesi ve olumsuz normların değiştirilmesi önemli bir odak noktası olmalıdır. 2.4. Gözleniyor Olma ve Denetim Algısı   Çevresel davranışlar, bireylerin “gözleniyor olma” hissine karşı da oldukça duyarlıdır. Bateson, Nettle ve Roberts (2006), çay odalarında göz resmi bulunan uyarı tabelalarının çöp bırakma ve bağış davranışı üzerindeki etkilerini araştırmış ve göz resmi bulunan alanlarda bireylerin daha düzenli davrandığını saptamıştır. Bu çalışma, sembolik bile olsa denetim hissinin çevresel davranışları değiştirebileceğini göstermektedir. Bireylerin davranışları üzerinde, başkaları tarafından gözleniyor olma algısının önemli bir etkisi bulunmaktadır. Sosyal psikoloji literatüründe “gözleniyor olma” (being watched) hissi, bireylerde sosyal normlara uyma ve istenmeyen davranışlardan kaçınma eğilimini artıran güçlü bir faktör olarak kabul edilir (Bateson, Nettle & Roberts, 2006). Bu fenomenin altında yatan temel mekanizma, sosyal denetim ve sosyal onay arayışıdır. İnsanlar, başkaları tarafından izlendiğinde veya izlenme ihtimali olduğunu düşündüklerinde, sosyal olarak kabul görecek şekilde davranmaya daha fazla eğilimlidirler (Fiske & Taylor, 2013). Bu, toplumsal düzenin korunması ve bireysel itibarın sürdürülmesi açısından kritik bir işlev görür. Çevresel davranışlar bağlamında yapılan deneysel çalışmalar, gözleniyor olma hissinin çevreyi koruma davranışlarını teşvik ettiğini göstermektedir. Bateson ve arkadaşlarının (2006) yaptığı saha çalışmasında, bir çay odasında göz resmi bulunan tabelaların yer aldığı alanlarda katılımcıların çöplerini bırakma oranının belirgin şekilde azaldığı bulunmuştur. Bu, sembolik bir göz görüntüsünün bile, bireylerde izlenme hissi yaratarak davranışlarını olumlu yönde değiştirebildiğini ortaya koymaktadır. Benzer şekilde, denetim algısı (perceived surveillance), bireyin çevresel davranışlarının başkaları tarafından izlenip izlenmediği konusundaki algısını ifade eder. Yüksek denetim algısı, sosyal yaptırımların (örneğin kınama, ceza) beklendiği durumlarda bireylerin çevreye zarar veren davranışlardan kaçınmasını teşvik eder (Smith, 2013). Ancak, denetim algısının etkili olabilmesi için, gözlenme hissinin gerçekçi ve inandırıcı olması gereklidir. Yapay veya çok belirgin denetim işaretleri, zamanla etkisini yitirebilir veya bireylerde savunma mekanizmalarını tetikleyebilir (Monroe & Tannenbaum, 2017). Bu nedenle, çevresel alanlarda kullanılan göz sembolleri veya izlenme çağrışımı yapan görsel uyarılar, doğal ve dolaylı biçimde yerleştirilmeli, bireyin bilinçli dikkatini dağıtmadan sosyal denetim hissi yaratmalıdır. Sonuç olarak, gözleniyor olma ve denetim algısı, çevreye çöp atma gibi sosyal olarak istenmeyen davranışların azaltılmasında etkili psikolojik mekanizmalardır. Bu kavramların uygulanması, belediye ve kamu kurumlarının çevre yönetimi stratejilerinde önemli bir yer tutmalıdır.   3. DAVRANIŞ DEĞİŞİKLİĞİ STRATEJİLERİ   Çevreye çöp atma davranışının kökeninde yer alan psikolojik ve sosyal etkenler anlaşılmadan, geliştirilen kampanyaların kalıcı etkiler yaratması mümkün değildir. Davranış değişikliği için sadece bilgi vermek ya da ceza uygulamak genellikle yetersiz kalır. Bu noktada, modern psikoloji ve davranışsal ekonomi kuramlarından beslenen stratejiler devreye girmektedir.   3.1. Nudging (Dürtme) ve Çevresel Tasarım Richard Thaler ve Cass Sunstein’in (2008) geliştirdiği "nudging" (dürtme) kavramı, bireylerin kararlarını özgür iradeleriyle ama daha iyi tercihlere yönlendiren küçük itici unsurların kullanılmasını önerir. Bu bağlamda, doğa alanlarında çöp kutularının daha görünür, renkli, eğlenceli tasarımlarla yerleştirilmesi, hatta yere attığınız çöp için “utandırıcı” ya da “mizahi” uyarı levhalarının konulması çarpıcı şekilde etkili olabilir. Örneğin, Hollanda’da plajlara yerleştirilen interaktif geri dönüşüm kutuları, çöp atıldığında müzik çalan sistemlerle tasarlanmış, bu da özellikle genç kullanıcılar arasında olumlu bir geri bildirim döngüsü yaratmıştır (Schultz et al., 2013). Nudging, yani dürtme, bireylerin karar verme süreçlerinde bilinçli müdahale olmadan, çevresel ve sosyal ipuçları aracılığıyla istenen davranışlara yönlendirilmesi stratejisidir (Thaler & Sunstein, 2008). Bu yaklaşım, bireylerin otomatik karar alma mekanizmalarını hedef alarak, tercihler üzerinde hafif dokunuşlarla değişiklik yapmayı amaçlar ve bireylerin özgürlük alanını korur. Çevresel tasarım ise, fiziksel mekânların ve çevresel unsurların bireylerin davranışlarını şekillendirmek amacıyla bilinçli olarak düzenlenmesidir. Bu tasarım, insanların çevre ile etkileşimlerini kolaylaştırır ve olumlu davranışları teşvik eder (Stokols, 1992). Nudging ve çevresel tasarımın birleşimi, çevre kirliliği ve çöp atma davranışının önlenmesinde etkili bir müdahale aracı olarak ortaya çıkar. Örneğin, halkın yoğun kullandığı parklarda ve sahil kenarlarında çöp kutularının görünür ve erişilebilir konumlandırılması, atık bırakmayı azaltabilir. Ayrıca, çöp kutularının renkli, ilgi çekici tasarımlarının yapılması, kullanıcıların kutulara yönelmesini kolaylaştırır (Schultz et al., 2013). Bunun yanında, zemin üzerinde yerleştirilen yönlendirme işaretleri veya “yol gösterici” görseller, bireylerin doğru davranışa yönlendirilmesinde önemli rol oynar. Örneğin, çöplerin yere değil, kutulara atılması gerektiğini ifade eden renkli çizgiler veya semboller, dikkat çekici bir dürtme mekanizması işlevi görür (Thaler & Sunstein, 2008). Dürtme stratejileri ayrıca, davranışların olumlu pekiştirilmesi için tasarlanabilir. Örneğin, çöp kutularına atılan her atık için sesli veya ışıklı geri bildirim veren sistemler, bireylerin çevreye karşı olumlu davranışlarını teşvik eder. Bu tür yenilikçi çevresel tasarımlar, davranışın otomatikleşmesini ve alışkanlık haline gelmesini kolaylaştırır (Schultz et al., 2013). Sonuç olarak, nudging ve çevresel tasarım, çevre koruma politikalarında davranışsal bilimlerden yararlanarak, bireylerin bilinçli müdahaleye ihtiyaç duymadan sürdürülebilir ve çevre dostu davranışlar geliştirmelerine olanak tanır. Bu stratejilerin etkinliği, uygulama bağlamının özelliklerine ve hedef grubun psikolojik dinamiklerine uygun olarak tasarlanmasına bağlıdır.   3.2. Sosyal Karşılaştırma ve Norm Geri Bildirimi İnsanlar yalnızca kurallarla değil, başkalarının ne yaptığıyla da davranışlarını şekillendirir. Yapılan bir saha çalışmasında, bir parkta “%75’i çöpünü çöp kutusuna atıyor” yazılı tabelaların bulunduğu bölgelerde çöp atma oranı ciddi şekilde azalmıştır (Cialdini et al., 2006). Sosyal karşılaştırma yoluyla, bireyler davranışlarının toplum içindeki yerini daha net görebilirler. Antalya gibi genç nüfusu yoğun olan bölgelerde bu tür mesajların özellikle üniversite kampüslerinde, sahil parklarında kullanılması güçlü bir etki yaratabilir.   3.3. Pozitif Geri Bildirim ve Anında Teşvikler Bir davranış sonrası verilen anlık olumlu geri bildirimler, davranışın tekrar edilmesini destekler. Özellikle gençler, sosyal medya entegrasyonu olan çevreci uygulamalardan hoşlanırlar. Örneğin; çöp kutularına entegre edilmiş QR kodlarla çevreye katkı puanı kazanmak, bu puanların sosyal medya profillerinde paylaşılması gibi yaklaşımlar, hem içsel motivasyonu artırır hem de dışsal onay hissini pekiştirir. Ayrıca, çevre kulüpleri veya belediye destekli kampanyalar aracılığıyla düzenlenen “temiz alan turnuvaları”, gönüllü çöp toplama günlerinde küçük ödüller veya takdir belgeleri verilmesi gibi uygulamalar davranışı ödüllendirici hale getirir.   4. BAŞARILI KAMPANYA VE MÜDAHALE ÖRNEKLERİ   Çevreye çöp atma davranışıyla mücadelede yalnızca yerel değil, küresel ölçekte de başarılı uygulamalara rastlanmaktadır. Bu kampanyalar, psikolojik ilkelere dayalı stratejilerle davranış değişikliğini hedeflemiş, birçok farklı ülkede kalıcı etkiler yaratmıştır.   4.1. Keep Britain Tidy (İngiltere) İngiltere’de 1950’lerden bu yana sürdürülen Keep Britain Tidy kampanyası, çevre kirliliğine karşı toplum genelinde uzun vadeli bir bilinç oluşturan önemli girişimlerden biridir. Kampanya, bireysel sorumluluğu vurgulayan sloganlar, çocuklara yönelik eğitim materyalleri, toplumsal katılım çağrıları ve sosyal norm temelli mesajlarla davranış değişikliği yaratmayı amaçlamıştır. Özellikle genç gönüllülerin sahada aktif rol alması ve kampanyaya sosyal medya yoluyla katılım sağlaması, davranışın sosyal düzlemde görünür hale gelmesine katkı sunmuştur. (Keep Britain Tidy, 2021)   4.2. Schone Stranden (Hollanda) Hollanda’nın kıyı kentlerinde yürütülen “Schone Stranden” (Temiz Sahiller) kampanyası, nudging tekniklerini sahil alanlarında başarılı şekilde uygulamıştır. Çöp kutularının çevresine yerleştirilen renkli zemin işaretlemeleri, çöplerin bulunduğu alanlardan kutulara doğru yönlendirme sağlarken, kutuların üzerinde mizahi ve yaratıcı ifadeler yer almıştır. Ayrıca çöp kutularına yerleştirilen müzikal geri bildirim cihazları gençlerin ilgisini çekmiş, çöp atma eylemini olumlu bir deneyime dönüştürmüştür (Schultz et al., 2013). Kampanyanın ardından hedeflenen bölgelerde çöp atma oranlarında %30’a varan azalma gözlemlenmiştir.   4.3. Sıfır Atık (Türkiye) Türkiye’de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen Sıfır Atık projesi, ulusal ölçekte farkındalık oluşturan önemli bir çevre girişimidir. Özellikle okullar, üniversiteler ve kamu kurumlarında çöp ayrıştırma sistemlerinin yaygınlaştırılması, gençler arasında çevre bilincinin artırılması hedeflenmiştir. Ancak proje çoğunlukla kurumsal altyapıya yönelik uygulandığı için, bireysel davranış değişikliği düzeyinde daha spesifik, sahaya dönük mikro stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır. Belediyeler bu noktada Sıfır Atık’ın altyapısını destekleyici özgün davranış kampanyaları geliştirebilir.   4.4. Antalya Yerel Uygulama Örneği (Varsa/Kurgusal Öneri) Antalya’da belediyelerin gençlik merkezleriyle iş birliği içinde düzenleyeceği “Benim Alanım, Benim Sorumluluğum” temalı bir çevre kampanyası, hem sahil alanlarında hem üniversite çevresinde pilot olarak uygulanabilir. Kampanya kapsamında: Üniversite öğrencileri arasında temiz çevre elçileri seçilebilir. Sahil çöp kutularına yerleştirilen mizahi mesajlar ve QR kod ödül sistemleriyle katılım teşvik edilebilir. Sosyal medya kampanyası ile #AntalyaTemizHashtag’i trend haline getirilebilir. “Doğaya en az zarar veren piknik kulübü” gibi ödüllü yarışmalar düzenlenebilir. Bu tarz mikro müdahaleler, Antalya gibi doğayla iç içe yaşanan şehirlerde davranışsal dönüşüm için çok etkili olacaktır.   5. ANTALYA VE GENÇLER İÇİN UYGULANABİLİR ÖNERİLER   Genç bireylerin doğaya çöp atma davranışını değiştirmek için yalnızca uyarı tabelaları ya da ceza sistemleri yeterli değildir. Antalya gibi genç nüfusun yüksek olduğu, üniversite, sahil ve piknik alanlarının yoğun biçimde kullanıldığı bölgelerde; gençlerin psikolojik dinamiklerine ve sosyal alışkanlıklarına uygun, yenilikçi ve sahaya dönük çözümler üretilmelidir.   5.1. Üniversite Kampüslerinde Mikro Müdahaleler Gözlem Unsuru Oluşturma: Üniversite kampüslerinde veya sahil yakınındaki sosyal alanlarda çöp kutularının üzerine konulacak göz görseli ya da “birileri sizi izliyor” temalı mizahi ifadeler, çöp atma davranışını olumlu yönde etkileyebilir (Bateson et al., 2006). Çevresel Dürtme Tasarımları: Çöp kutularına doğru yönlendirme sağlayan renkli yollar, basit etkileşimli mesajlar (“Çöpünü buraya at, dünya gülümsesin ”) gençler üzerinde etkili olabilir. Kendi kutunu tasarla yarışması: Üniversite kulüpleri aracılığıyla düzenlenecek “en yaratıcı çöp kutusu tasarımı” yarışması, öğrencileri kampüs temizliğine aktif şekilde dahil eder.   5.2. Sosyal Medya ve Dijital Araçların Kullanımı Davranış Takibi Uygulamaları: QR kod tabanlı sistemlerle bireylerin çevreye katkısı ölçülebilir. Örneğin, bir çöp kutusuna QR kodla atılan çöp, kullanıcının hesabına puan olarak eklenebilir. Bu puanlar kampanyalarla hediye veya etkinlik biletine dönüşebilir. #TemizAntalya Hashtag’i ile Görünürlük: Gençler doğaya zarar vermeden eğlendikleri anları bu etiketle paylaşarak olumlu rol model olabilirler. Öne çıkan paylaşımlar yerel belediye hesaplarında yayınlanarak sosyal takdir teşviki sağlanabilir.   5.3. Gönüllülük ve Topluluk Bağlılığı

Çevre Elçileri Programı:  ÇÖP iş birliği yapılarak gönüllü “çevre elçileri” ağı kurulabilir. Elçiler, belirli aralıklarla kampüste ya da sahil alanlarında çevre farkındalığı yürüyüşleri, bilgi stantları ve eğlenceli çöp toplama etkinlikleri organize eder.

“Temiz Alan Sahiplenme” Uygulaması: Öğrenci kulüplerine sahil ya da park alanlarının geçici sorumluluğu verilebilir. Bu kulüplerin yaptığı temizlik çalışmaları karşılığında belediye destekli ödüller (fidan dikimi, sosyal etkinlik bütçesi gibi) sunulabilir.     5.4. Halkla İş Birliği ve Katılımcı Süreçler Gençlerden Gelen Geri Bildirimlerle Tasarım: Gençlerin temizlik alanları, çöp kutusu yerleri gibi konularda karar sürecine dahil edilmesi, sahiplenme duygusunu artırır. Bireyler, kendi katkıda bulunduğu bir sistemi daha fazla koruma eğilimindedir. Dönemsel Kampanyalarla Yenilik: Sürekli aynı mesajı veren kampanyalar zamanla etkisini yitirir. Bunun yerine, farklı temalarla (örneğin "Deniz Sana Teşekkür Eder", "Orman da Nefes Almak İstiyor") her sezon güncellenen kampanyalar hem dikkat çeker hem duygusal bağ kurar.     6. SONUÇ   Doğaya çöp atma davranışı, yalnızca bireysel bir sorumsuzluk meselesi değil; alışkanlıklar, sosyal normlar, psikolojik savunmalar ve çevresel tasarım eksikliklerinin bir bütünüdür. Özellikle gençler arasında bu davranışın yaygınlaşmasının ardında, gözlenmiyor olma algısı, sosyal karşılaştırma etkisi, bilişsel çelişkinin rasyonelleştirilmesi gibi psikolojik süreçler yer almaktadır. Ancak bu davranış kalıcı biçimde değiştirilebilir. Gözlem etkisi yaratan küçük simgeler, eğlenceli ve sosyal olarak görünür hale getirilmiş dürtme (nudging) uygulamaları, sosyal medya ve oyunlaştırma araçları gibi stratejilerle davranışsal dönüşüm mümkündür. Ayrıca sosyal normları şekillendiren kampanyalar, bireyleri utandırmadan ve dışlamadan sorumluluk duygusuna davet eden bir çerçeveyle sunulmalıdır. Antalya gibi hem yerli hem yabancı gençlerin yoğun olduğu, doğayla doğrudan temasın fazla yaşandığı bölgelerde, üniversiteler, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları el ele vererek çok boyutlu, yaratıcı ve bilim temelli müdahaleler uygulayabilir. Bu yaklaşımlar sayesinde yalnızca çöp azaltımı değil, aynı zamanda doğaya yönelik duygusal bağ ve toplumsal bilinç de güçlenebilir.   7. KAYNAKLAR Bateson, M., Nettle, D., & Roberts, G. (2006). Cues of being watched enhance cooperation in a real-world setting. Biology Letters, 2(3), 412–414. https://doi.org/10.1098/rsbl.2006.0509 Cialdini, R. B., Reno, R. R., & Kallgren, C. A. (1990). A focus theory of normative conduct: Recycling the concept of norms to reduce littering in public places. Journal of Personality and Social Psychology, 58(6), 1015–1026. https://doi.org/10.1037/0022-3514.58.6.1015 Darley, J. M., & Latané, B. (1968). Bystander intervention in emergencies: Diffusion of responsibility. Journal of Personality and Social Psychology, 8(4p1), 377–383. https://doi.org/10.1037/h0025589 Demirtaş, B., & Yalçın, A. (2019). Çevresel davranışların psikolojik temelleri ve sürdürülebilirlik. Psikoloji Çalışmaları Dergisi, 39(2), 101–117. Duhigg, C. (2012). The power of habit: Why we do what we do in life and business. Random House. Ersoy, M. (2015). Toplumsal normlar ve çevresel davranış: Türkiye’de çevre kirliliği ile mücadelede sosyal etkiler. Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 18(2), 243–260. Festinger, L. (1957). A theory of cognitive dissonance. Stanford University Press. Kaya, H., & Erdoğan, M. (2018). Davranışsal dürtme (nudging) ve çevre politikaları: Türkiye’den örnekler. Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 6(12), 198–213. Keep Britain Tidy. (2021). Annual impact report. https://www.keepbritaintidy.org Özdemir, S., & Karadağ, E. (2016). Çevresel eğitim ve davranış değişikliği: Gençlerde çevre bilinci oluşturma yöntemleri. Eğitim Bilimleri ve Uygulama Dergisi, 15(29), 45–60. Schultz, P. W., Bator, R. J., Large, L. B., Bruni, C. M., & Tabanico, J. J. (2013). Littering in context: Personal and environmental predictors of littering behavior. Environment and Behavior, 45(1), 35–59. https://doi.org/10.1177/0013916511412179 Thaler, R. H., & Sunstein, C. R. (2008). Nudge: Improving decisions about health, wealth, and happiness. Yale University Press. Yıldız, E. (2020). Çevresel tasarım ve sürdürülebilirlik: Mekânsal düzenlemelerin insan davranışlarına etkisi. Mimarlık ve İnsan Dergisi, 14(1), 75–90. Yılmaz, B., & Kılıç, M. (2019). Çevresel davranışların değiştirilmesinde nudging yaklaşımı: Türkiye’de uygulama alanları ve etkileri. Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, 17(3), 45–61.   Haber,editör:Kadir HIDIR

   
Benzer Videolar