
Türk basın dünyasının saygı duyduğu, mesleğine adanmışlığıyla tanınan duayen gazeteci Turhan Akşen, bir kez daha basın mesleğinin onurunu ve sorumluluğunu hatırlatan güçlü sözleriyle gündeme geldi. Gazeteciler muhbir değil, muhabirdirler diyerek kaleminin çizgisini değil, mesleğin vicdanını tarif eden Akşen, çağımızın medya kirliliği içinde etik, adaletli ve ilkeli haberciliğin son temsilcilerinden biri olarak gösteriliyor.

Turhan Akşen, elli yıla yaklaşan gazetecilik hayatında yalnızca haber yazmadı; gerçeği savunmanın, halkı doğru bilgilendirmenin, basını milletin sesi kılmanın mücadelesini verdi.
Onun kaleminden çıkan her satırda bir vicdan, bir bilinç, bir sorumluluk duygusu vardır.
Akşen’e göre gazetecilik, sadece olayları aktarmak değil; adaletle tartmak, doğruyu savunmak, yanlışın karşısında dimdik durmak demektir.
Kariyeri boyunca yerel basından ulusal yayınlara, dergilerden televizyon ekranlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede görev yapan Turhan Akşen, haber dilini daima doğruluk ve ahlak ekseninde korudu.

Akşen, bir röportajında şöyle demişti,
Gazetecilik bir cesaret mesleğidir. Ama o cesaret, vicdanla birleşmiyorsa habercilik değil, kışkırtıcılık olur. Gazeteci, yargıç değildir; ama halkın vicdanını temsil eder.
Bu sözleriyle, modern medya düzeninde sıkça unutulan tarafsızlık, saygı ve insan onuru ilkelerini bir kez daha hatırlattı.
Turhan Akşen, genç gazetecilere her fırsatta şu öğüdü verir
Haberin içinde değil, gerçeğin yanında olun.

Akşen, mesleki disiplini, dürüstlüğü ve toplum yararına haber anlayışıyla, basın camiasında bir okul, bir ekol haline geldi.
Ona göre haber, bir güç gösterisi değil, bir hizmettir.Halkın güvenini kazanmak, bir gazetecinin en büyük servetidir.
Bu yaklaşımıyla, yalnızca meslektaşları değil, her kesimden okuyucunun da saygısını kazandı.
Gazetecilik tarihinde adını dürüstlükle, meslek onuruyla ve halkın sesi olmakla yazdıran Turhan Akşen, basın dünyasında her daim bir ‘örnek karakter ‘olarak anılıyor.

Siyasi baskıların, medya tekelleşmesinin ve haber manipülasyonlarının arttığı dönemlerde dahi Akşen, çizgisinden asla sapmadı.
Baskılara rağmen susmadı, tehditlere rağmen gerçeği söylemekten vazgeçmedi.
Onun için kalem’kişisel çıkarın değil, kamu vicdanının sesiydi.
Gazeteciliği makam ya da şöhret için değil, milletin bilme hakkı için yaptı.

Bugün birçok genç gazeteci, mesleğe onun yazılarını okuyarak başlamıştır.
O, yalnızca bir haberci değil; bir gazetecilik ahlakı öğretmeni, bir basın kültürü mimarıdır.
Her cümlesinde adalet, her haberinde doğruluk, her duruşunda onur vardır.

Bu cümle, Turhan
Akşen’in yıllarını verdiği mesleğe dair en özlü tanımıdır.
Gazeteciliği, insan onurunu ve kamu yararını savunmanın bir görevi olarak gören Akşen, bu sözüyle günümüz basınına bir çağrıda bulunur
Gazeteciliği kirleten değil, onurlandıran bir meslek olarak yaşatalım.


GÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
6 saat önceGÜNDEM
9 saat önceGÜNDEM
2 gün önce
2
DSP TERME İLÇE BAŞKANI HÜSEYİN BOZ, ANKARA’DA BAKANLARLA VE MİLLETVEKİLLERİYLE TERMENİN GELECEĞİ İÇİN MASAYA OTURDU
5554 kez okundu
4
TERME İÇİN YENİ BİR BAŞLANGIÇ! ANAHTAR Partisi, Terme’de Güçlü Bir İsmi Göreve Getirdi: Musa Kurun İlçe Başkanı Oldu!
4709 kez okundu
5
TERME’DE ŞEFFAF YÖNETİMİN EN GÜZEL ÖRNEĞİ:
3633 kez okundu