DEVLET MAKAMINA SALDIRININ ULUSLARARASI YANSIMASI
CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA YÖNELEN SÖZLER, TÜRKİYE’NİN KÜRESEL İTİBARINI NASIL ETKİLİYOR?
Türkiye, son yıllarda jeopolitik anlamda bölgesinin en güçlü aktörlerinden biri haline geldi. Savunma sanayisinden diplomasiye, enerji politikasından insani yardımlara kadar geniş bir alanda etkisini artıran Türkiye, dünya siyasetinde artık belirleyici bir ülke olarak anılıyor.
Ancak iç siyasette kullanılan ölçüsüz dil, bu güçlü tabloya zarar verebilecek bir nitelik taşıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik “yargılanacaksın, hesap vereceksin” ifadeleri, sadece iç politikada değil; dış dünyada da dikkatle izleniyor.
ULUSLARARASI KAMUOYU: TÜRKİYE’DE GERİLİM YÜKSELİYOR
Batı medyası, Türkiye’deki her siyasi gelişmeyi kendi çıkarları doğrultusunda yorumlama eğiliminde.
Özgür Özel’in çıkışı, Avrupa basınında “muhalefetin cesur çıkışı” olarak lanse edilse de, bu söylemler Batı’nın Türkiye üzerindeki algı mühendisliğine zemin hazırlıyor.
Batılı analizlerde “iktidar-muhalefet çatışması” öne çıkarılırken, Türkiye’nin ekonomik, diplomatik ve askeri başarıları arka plana itiliyor.
Yani, içeride söylenen her söz, dışarıda bir propaganda aracına dönüşüyor.
DEVLET MAKAMININ İTİBARI, MİLLETİN ONURUDUR
Cumhurbaşkanlığı makamı, yalnızca iç yönetimin değil, Türkiye’nin uluslararası itibarı ve egemenliğinin simgesidir.
Bir muhalefet liderinin bu makama yönelik hakaret ya da tehdit dili kullanması, yalnızca iç siyasi kavgayı büyütmekle kalmaz; Türkiye’yi dışarıda itibarsızlaştırmak isteyen çevrelere fırsat verir.
Devletin başına yönelen her saldırı, dış güçlerin işine yarar.
Diplomatik literatürde bu durum, “devletin temsil gücünü zayıflatma” olarak tanımlanır — ki bu, uluslararası ilişkilerde en büyük hatadır.
BATI’NIN ÇİFTE STANDARDI
Avrupa ve ABD siyasetinde hiçbir muhalefet lideri, kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına veya Başkanına “yargılanacaksın” gibi ifadelerle meydan okuyamaz.
Böyle bir durumda kamuoyu ve basın, bunu devlet otoritesine saldırı olarak değerlendirir.
Ancak Türkiye söz konusu olduğunda aynı çevreler bu dili “demokrasi” adı altında meşrulaştırmaya çalışıyor.
Bu çifte standart, aslında Türkiye’ye yönelik politik niyetin ne kadar sığ ve çıkar odaklı olduğunu gösteriyor.
DEVLET GELENEĞİ: ELEŞTİRİ OLABİLİR, HAKARET ASLA
Demokratik bir ülke olan Türkiye’de elbette her lider eleştirilebilir.
Ancak devletin temsil makamına yöneltilen kişisel saldırılar, muhalefet özgürlüğü değil; devlet bilincinden uzaklaşmanın göstergesidir.
Diplomasi uzmanlarına göre, bu tür ifadeler ülke içindeki demokratik olgunluğu değil, siyasal yozlaşmayı dünyaya gösterir.
Oysa Türkiye, 100 yıllık Cumhuriyet geleneğiyle, makamına ve kurumlarına sahip çıkan bir devlet olarak tanınmalıdır.
TÜRKİYE’NİN DÜNYADAKİ DOSTLARI NE DÜŞÜNÜYOR?
Ortadoğu’da, Türk dünyasında ve Afrika’da Türkiye, “istikrar ve güvenin temsilcisi” olarak görülüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen dış politika, birçok ülke tarafından model olarak kabul ediliyor.
Bu nedenle Türkiye’de iç siyasette kullanılan saldırgan dil, dost ülkelerde de kaygı yaratıyor.
Devlet başkanına yöneltilen ağır söylemler, “Türkiye iç istikrarsızlığa mı sürükleniyor?” sorularını gündeme getiriyor.
BEKA SADECE ASKERİ GÜÇ DEĞİL, DİLİN DE BEKASIDIR
Bir ülkenin bekası yalnızca toprak bütünlüğüyle değil, devletine gösterilen saygıyla da korunur.
Cumhurbaşkanlığı makamı hedef alındığında, aslında Türkiye’nin diplomatik güvenilirliği ve uluslararası itibarı yara alır.
Gerçek muhalefet, ülkesinin saygınlığını düşürmeden eleştiri yapabilen muhalefettir.
Devletin sembollerine saldırarak siyaset yapmak, sadece iç kamuoyuna değil, dış dünyaya da yanlış mesaj verir.
DÜNYA TÜRKİYE’Yİ İZLİYOR
Özgür Özel’in sözleri, yalnızca bir iç siyasi çıkış değildir; Türkiye’nin dışarıdaki algısına da doğrudan etki etmektedir.
Bugün dünya, istikrarsız ülkeleri değil; kurumsal gücü oturmuş, devlet adabına sahip milletleri ciddiye alıyor.
Türkiye’nin gücü, içerdeki birliğinden, kurumlarına gösterdiği saygıdan gelir.
Devletine, Cumhurbaşkanlığı makamına ve millet iradesine sahip çıkan bir Türkiye, hiçbir dış baskıya boyun eğmez.
Gerçek liderlik, dünyaya güçlü bir devlet imajı sunmaktır; iç politikada yıkıcı değil, birleştirici olmaktır.
Ve bugün, Türkiye’nin itibarı, bu sorumluluğu taşıyabilen dillerin elindedir.
GÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
13 saat önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önce