DEMİRTAŞ DOSYASINDA SESSİZ BEKLEYİŞ: AMAÇ NE, PLAN NE? Sadakat Haber Ajansı Özel Haber Hazırlayan: Cemal Peker
DEMİRTAŞ DOSYASINDA SESSİZ BEKLEYİŞ: AMAÇ NE, PLAN NE?
Sadakat Haber
Ajansı Özel Haber
Hazırlayan: Cemal Peker
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verdiği ikinci ‘ihlal ve tahliye’ kararında geri sayım başladı. Türkiye’nin bu karara itiraz süresi 8 Ekim’de sona eriyor.
Kulislerde konuşulanlara göre Türkiye, bu kez karara itiraz etmeyecek. Eğer bu iddia doğrulanırsa, yıllardır cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş’ın tahliyesinin önü açılacak.
Ancak bu ihtimalin dahi kamuoyunda büyük tartışma yaratması, sürecin sadece bir hukuk meselesi olmadığını, siyasi ve stratejik bir boyut taşıdığını bir kez daha gözler önüne serdi.
Peki gerçekten amaç ne? Plan ne? Demirtaş neden hâlâ cezaevinde?
YILLARDIR SÜREN DAVA, BİTMEYEN TARTIŞMA
Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde Diyarbakır’daki evinde yapılan bir operasyonla gözaltına alınmış, aynı gün ‘terör örgütü propagandası ve örgüt üyeliği’ suçlamalarıyla tutuklanmıştı.
Kamuoyunda ‘Kobani Davası’ olarak bilinen yargılamalarda, 16 Mayıs 2024 tarihinde mahkeme, Demirtaş’a toplam 42 yıl hapis cezası vermişti.
Bu karar, AİHM’in ilk ihlal kararına rağmen verilmiş; mahkeme, ‘delillerin suçun unsurlarını karşılamadığı ‘yönündeki uluslararası eleştirilere rağmen tutukluluk halinin devamına hükmetmişti.
AİHM, ikinci kez devreye girerek tutukluluğun siyasi saiklerle sürdürüldüğüne karar verdi.
Mahkeme, Türkiye’nin Demirtaş’ın ifade özgürlüğünü ve adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini belirterek, 55 bin euro tazminata hükmetti.
Bu kararla birlikte Avrupa Konseyi, Türkiye’nin yükümlülüklerini hatırlatarak, ‘karar uygulanmazsa yeni yaptırımlar’ uyarısında bulundu.
ANLAMLI SESSİZLİK: NEDEN HÂLÂ SERBEST BIRAKILMIYOR?
Ankara kulislerinde konuşulan iddialara göre hükümet, AİHM kararına itiraz etmeyecek.
Fakat karar kesinleşene dek yargı süreci ‘bekleme pozisyonunda’ tutuluyor.
Demirtaş’ın avukatları, tahliye için defalarca başvuru yapsa da Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi bu talepleri reddederek, AİHM kararı henüz icrai nitelik kazanmadı’ gerekçesini öne sürdü.
Uzmanlara göre bu tutum, bir ‘zaman kazanma stratejisi. Çünkü kararın kesinleşmesi, Türkiye’nin uluslararası hukuka bağlılık sınavı olarak görülüyor.
Bir hukuk profesörüne göre, ‘Eğer Türkiye bu kararı uygulamazsa, hem Avrupa Konseyi’nde hem de uluslararası yatırım ve güven endekslerinde ciddi bir itibarsızlık riski doğar.
SİYASİ ARKA PLAN: DEMİRTAŞ DOSYASI NEDEN BU KADAR KRİTİK?
Demirtaş davası, yıllardır sadece bir yargı dosyası değil; Türkiye’nin demokratik sınavının sembolü haline geldi.
Bir yanda ‘hukuk devletine sadakat’ çağrısı yapanlar, diğer yanda ‘ulusal güvenlik’ gerekçesini öne sürenler var.
İktidar cephesi, AİHM kararlarının ‘egemenlik yetkisine müdahale’ oluşturduğunu savunurken; muhalefet, kararların uygulanmamasının uluslararası hukuk ihlali olduğunu belirtiyor.
Bu Bazı siyasi gözlemciler, hükümetin Demirtaş’ın serbest kalmasını kontrollü bir zamanlamayla planlayabileceğini, kararın seçim süreciyle ilişkilendirilebileceğini değerlendiriyor.
Bu iddiaya göre, itiraz etmeme’kararı bile, kamuoyu etkisi gözetilerek sessiz bir diplomatik hamle olarak kullanılabilir.
8 EKİM DÖNÜM NOKTASI
Tüm gözler şimdi 8 Ekim 2025 tarihine çevrildi.
Türkiye o tarihe kadar AİHM kararına itiraz etmezse, dosya kesinleşecek ve Avrupa Konseyi’nin denetim süreci başlayacak.
Böyle bir durumda, Türkiye’nin Demirtaş’ı serbest bırakmaması halinde AİHM kararlarının bağlayıcılığı yeniden tartışmaya açılacak.
Bu noktada kritik soru şu:
Türkiye, uluslararası yükümlülüklerine uygun bir adım mı atacak, yoksa iç politik dengeler uğruna bu dosyayı biraz daha mı ağırdan alacak?
DEMİRTAŞ DOSYASI TÜRKİYE’NİN HUKUKLA İMTİHANI HALİNE GELDİ
Selahattin Demirtaş hâlâ Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuluyor.
AİHM kararına rağmen serbest bırakılmaması, sadece bir hukuk meselesi değil; Türkiye’nin demokratik itibarı, yargı bağımsızlığı ve uluslararası ilişkilerinin de testi haline gelmiş durumda.
Bir diplomatın ifadesiyle:
Artık mesele Demirtaş’ın kişisel özgürlüğü değil, Türkiye’nin dünyaya verdiği hukuk devleti mesajıdır.
Gözler 8 Ekim’e çevrilmişken, Ankara’daki sessizlik, kamuoyunda fırtına öncesi sükûnet olarak yorumlanıyor.
Bu sessizliğin sonunda nasıl bir karar çıkacağı, sadece bir siyasi figürün değil, bir ülkenin hukuk sisteminin yönünü de belirleyecek.
Haber Kaynağı:
Sadakat Haber Ajansı
Hazırlayan: Cemal Peker: