Bir mahkûmun ölüm korkusu, bugün bütün insanlığın aynası haline geldi. Elektrikli sandalyede idam edilmeyi bekleyen bir adam, son anında bir bilim insanının teklifini kabul etti. “Daha huzurlu bir son” vaadiyle yapılan deney, insanın sadece bedenle değil, zihinle de öldürülebileceğini kanıtladı.
Mahkûmun bileği yüzeysel bir şekilde kesildi, kolunun altına bir kap yerleştirildi ve kulağına yavaş yavaş damlayan sıvının sesi dinletildi. O sıvı kan değildi, serumdu. Ama mahkûm buna inandı. Her damlada biraz daha soldu, nefesi kesildi, nabzı düzensizleşti. Kan kaybından değil, inandığı yalandan öldü.
Bu olay, sadece bir psikolojik deney değildi. Bugün, modern dünyanın en karanlık gerçeğini temsil ediyor. Çünkü insanlık hâlâ aynı mekanizma tarafından yönetiliyor: algı.
Bir yalan, doğruymuş gibi tekrarlandığında gerçeğin yerini alıyor. Bir korku, sürekli pompalanırsa kitleleri teslim alıyor. Artık toplumları yöneten tanklar değil, bilinçaltına işlenen görüntüler, sesler ve kelimeler.
Kitle iletişim araçları, artık birer bilgi aracı değil, duygusal manipülasyon laboratuvarlarıdır. Dijital çağın yeni silahı, kelimelerdir. Görünmez ama ölümcüldür. İnsanları yönlendirmek için kan gerekmez; korku yeterlidir.
Bir mahkûmu yalana inandırarak öldüren bu deney, bugün milyonlarca insana farklı biçimlerde uygulanıyor. Sosyal medyada yayılan sahte haberler, korku tellallığı yapan yayınlar, kitlelerin psikolojisini bir bıçak gibi kesiyor. Gerçek, o kasenin dibine düşen son damla gibi kayboluyor.
Bir zamanlar insanları idam eden elektrikli sandalyeler vardı. Şimdi insanları korkuyla, umutsuzlukla, yalanla idam eden dijital sandalyeler var. Her paylaşım, her manşet, her manipüle edilmiş görüntü, insan aklında yeni bir yara açıyor.
Artık bilgi değil, algı yönetiliyor. Ve algı, yeterince güçlü olduğunda gerçeğin kendisine dönüşüyor. Bu yüzden korku yayan, umudu öldüren her medya hesabı potansiyel bir suç ortağıdır. Çünkü bir insanı öldürmekle, bir toplumu inançsız bırakmak arasında fark yoktur.
Toplumlar, neye inanırsa ona dönüşür. Korkuya inanan halk, cesaretini kaybeder. Yalana inanan insan, gerçeği kaybeder. İnanca sahip olan ise dönüşümün başlangıcına ulaşır.
“Başarısızlığı düşünen zaten başarısız olmuştur. Zaferi düşünen ise bir adım daha ileri gitmiştir.”
Bugün dünyada en büyük mücadele, bilgi savaşı değil, algı savaşıdır. Ve bu savaşta en güçlü silah, doğruya inanan insanın kalbidir.
Sadakat Haber TV Köşe Yazısı
GÜNDEM
3 saat önceGÜNDEM
7 saat önceGÜNDEM
21 saat önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
4 gün önce
2
DSP TERME İLÇE BAŞKANI HÜSEYİN BOZ, ANKARA’DA BAKANLARLA VE MİLLETVEKİLLERİYLE TERMENİN GELECEĞİ İÇİN MASAYA OTURDU
5547 kez okundu
4
TERME İÇİN YENİ BİR BAŞLANGIÇ! ANAHTAR Partisi, Terme’de Güçlü Bir İsmi Göreve Getirdi: Musa Kurun İlçe Başkanı Oldu!
4701 kez okundu
5
TERME’DE ŞEFFAF YÖNETİMİN EN GÜZEL ÖRNEĞİ:
3614 kez okundu